DEVAM: 36. Müezzini
Duyan Kişinin Söyleyecekleri
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
اللَّيْثُ
عَنْ
الْحُكَيْمِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
قَيْسٍ عَنْ
عَامِرِ بْنِ
سَعْدِ بْنِ
أَبِي وَقَّاصٍ
عَنْ سَعْدِ
بْنِ أَبِي
وَقَّاصٍ
عَنْ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَالَ مَنْ
قَالَ حِينَ
يَسْمَعُ الْمُؤَذِّنَ
وَأَنَا
أَشْهَدُ
أَنْ لَا إِلَهَ
إِلَّا
اللَّهُ
وَحْدَهُ لَا
شَرِيكَ لَهُ
وَأَشْهَدُ
أَنَّ
مُحَمَّدًا
عَبْدُهُ
وَرَسُولُهُ
رَضِيتُ
بِاللَّهِ
رَبًّا
وَبِمُحَمَّدٍ
رَسُولًا
وَبِالْإِسْلَامِ
دِينًا غُفِرَ
لَهُ
Sa'd b. Ebî Vakkas
(r.a.)'den, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet
edilmiştir; "Her kim müezzîn(in şehadet getirdiğin)i duyunca, "Ben de
Allah'dan başka ilah olmadığına, tekliğine ortağı bulunmadığına, Muhammed
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şahitlik ederim.
Allah'ı Rabb, Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’i Resul ve İslam'ı din
olarak kabul ettim" derse bağışlanır."
Diğer tahric: Müslim,
salat; Nesaî, ezan; Tirmizî, salat; İbn Mace, ezan; Ebu Davud, vitr; Darimi,
vesaya; Ahmed b. Hanbel, IV, 297, 303, 367.
AÇIKLAMA: Hadis-i Şerifin zahirinden bu duaların,
ezanın"şehadeteyn" dediğjmiz "Eşhedü enla üahe illallah ve Eşhedü
enne Muhammeden Resulüllah" cümlelerinden sonra okunacağı anlaşılıyor. Her
ne kadar bu duanın, ezandan sonra okunacağı ihtimali varsa da ezan esnasında
okunması ihtimali yoktur. Çünkü o zaman ezanın diğer cümlelerini tekrarlamak
mümkün olmaz.
Allah'dan
razı olmanın alameti O'nun kazasına ve kaderine razı olmaktır. Ceza amel
cinsinden verildiği için Allah'dan razı olanlardan, Allah razı; yine Allah'dan
razı olan kişi Resul-ü Ekrem (S.A.V.)'in Nebiliğinden ve onun İslam adına
getirdiği şeylerin hepsinden en küçük ayrıntılarına varıncaya kadar razı olan
ve onlara sımsıkı sarılan kimse demektir. Hadiste geçen "el-İslam"
kelimesi insanlığın yegane kurtuluş yolu olan kamil İslam dinini ifade eder ki,
bu da kamil iman ve amelle gerçekleşir.
Bu
mevzuda Kadı Iyaz şunları söylemiştir; "Muhakkak ki iman esasları ezan
içerisinde toplanmıştır. Sonra ezan imanın, hem aklî, hem de naklî her iki
çeşidini de içine almaktadır. Ezandaki Allah-ü Ekber lafzı, Allah'ın zatım
noksan sıfatlardan tenzih eder. Ezanın ikinci cümlesi ise, Allah'ın birliğini
ve ortağı olmadığım ifade eder ki, bu iman ve tevhidin temelidir. Muhammed
(S.A.V.)'in Nebiliğine şahitlik etmekse, Allah'ın birliğine imandan sonra gelen
en büyük dinî bir kaidedir. Yeri de tevhidden sonradır. Çünkü Allah'ın varlığı
ve birliği aklen vacib (zarurî) iken Nebiliğin vücudu aklen mümkündür. Yani
Nebiliğin hakikatine ermek ancak Allah'ın varlığının ve birliğinin hakikatine
ermeye bağlıdır. Daha sonra ezan cümlelerinin, davet ettiği namazın hakikatine,
felaha ve öldükten sonra dirilmenin hakikatine ise, ancak Nebiin haber vermesi
ile erilebilir ki, bu yüzden hayye ale'l cümleleri şehadeteynden sonra
gelmiştir. Bunların ikamette de tekrar edilmesinin hikmeti ise, kişinin
kalbinde iman iyice kuvvet bulup da namaza iman basiret, kalbî ve fiilî
şehadetiyle girmesini sağlamak içindir."
Bu
duaları okuyan kişinin bağışlanmasından maksat, o kişinin işlemiş olduğu küçük
günahlarının bağışlanmasıdır.